ABD Kredi Notunu Düşürdü, Tahvil Piyasası Endişeleniyor

Moody’s’in yüksek borç seviyesi ve genişleyen bütçe açığı nedeniyle ABD’nin kredi notunu “Aaa”dan “Aa1″e indirmesi, üç büyük derecelendirme kuruluşundan en yüksek notunu kaybetmesine yol açtı. Not indiriminin tahvil piyasasında koşulların kötüleşebileceği öngörülüyor.

Moody’s, ABD’nin kredi notunu düşürürken, görünümünü “negatif”ten “durağan”a çevirdi. Açıklamada, ABD’de kamu borcu ve faiz ödeme oranlarının yüksek seviyelere ulaşması dikkate alındı.

Açıklamada, ABD yönetimleri ve Kongre’nin mali açıkları tersine çevirecek önlemleri alamaması, uzun vadeli zorlukların devam edeceğine işaret edildi. Hükümet gelirlerinin sabit kalması ve açıkların artması bekleniyor.

ABD’nin uzun vadeli sorunlarına dikkat çekilirken, tahvil piyasasında koşulların daha kötüleşebileceği ve ekonomik büyümenin baskılanabileceği belirtildi. Yatırımcılar, ABD borcu için daha yüksek getiri talep ediyor.

Yatırımcılar Dolarından Uzaklaşıyor

Moody’s’in ABD’nin kredi notunu düşürmesiyle, ülke dünya ekonomileriyle aynı seviyeye geldi. ABD’nin kredi notunun düşmesi tahvil getirilerini artırabilir.

ABD 2011’de S&P’nin not indirimiyle ilk kez en yüksek notunu kaybetmiş, o zaman piyasalarda sert tepki olmuştu. Fitch Ratings’in benzer bir kararı sonrasında ABD 10 yıllık tahvil getirileri artmıştı.

ABD’nin daha düşük kredi notu, tahvil piyasasında kötü koşullara yol açabilir. Tahvil getirilerinin yükselmesi, borçlanma maliyetlerini etkileyebilir ve ekonomiyi olumsuz etkileyebilir.

ABD’nin 10 yıllık tahvil getirisi şu anda yüksek seviyede bulunuyor. Yatırımcılar, dolar yerine diğer para birimlerine yönelme eğiliminde. Bu durum, not indirimi sonrası daha da artabilir.

Amerikan Hükümetinden Not İndirimine Sert Tepki

Moody’s’in not indirim kararına Beyaz Saray’dan sert tepkiler geldi. Kararın siyasi olduğunu iddia eden yetkililer, Moody’s analistlerinin yanıldığını iddia etti.

Moody’s ise not indiriminin uzun vadeli yapısal sorunlara dayandığını vurgulayarak eleştirilere yanıt verdi. ABD’nin mali politikalarında yapısal sorunların olduğuna işaret etti.